21 Aralık 2011 Çarşamba

Güzel günler gelmeye başladı

Dün Ethem amcam çok kritik bir ameliyat oldu. Ameliyat çok başarılı geçti. 3 tane kaburga kemiğini çıkarıp yerine protez kemik koydular. İnşallah bu sayede tekrar yürümeye başlar. Benim yeni kadın başladı. İyi birine benziyor. Ateş kadını yadırgamadı beraber oyun oynuyorlar. Alışma süreci kısa olacak galiba. Esma Ozan'a bakması için Nilüfer ablamın kızı Damla'ya bakan kadınla anlaştı. Ozan kadına bir tepki vermemiş iyi anlaşıyorlarmış. Tüm karabulutlar yavaş yavaş dağılıyor galiba. Cuma günü Antalya'ya uçuyoruz. 4 günlük kısa bir tatil yapacağız. Erkanlarla birlikte . Güzel bir ara olacak.

16 Aralık 2011 Cuma

Hayatımın şokunu yaşıyorum

Bu sabah Ateş 4.30'da uyandı bir daha uyumadı.Onunla boğuştum bütün sabah. Bugun işyerinde görüşmem vardı. Özenerek giyindim. Yüzük takayım bari diyerek mutfağa yöneldim. Hafta içinde annemin Mardin'den getirdiği yüzüğü aspiratörün üstüne koymuştum. Tam yüzüğü almak için parmaklarımın ucuna kalktım ve hayatımın şokunu yaşadım. Bir baktım kadının kaybettiğini söylediği yüzük bana bakıyor. İnanamadım. Yüzüğü aldım yatakodasına Koray'ın yanına koştum. Koray kalk yüzüğü buldum diye. Garibim hangi yüzüğü diyor o kadar ümidi kesmiştik yani Koray sahte olmasın dedi baktim yüzğün içinde altınbaştan almıştık altınbaş pırlanta yazıyor. Ben Koray şaşkın şaşkın bakıyorum bu ne demek şimdi diye soruyorum öylece baka kaldık. Ve tüm parçalar yerine oturdu. Dün akşam ben eve geç geldim kuaföre uğradım Koray erken gitti kadını yollamış. Ben her zamanki yoldan değil bir üst yoldan eve geldim. Bir baktım bizim kadın başka bir apartmandan çıkıyor. Kadın ordan biriyle anlaşmış. Beni yarı yolda bırakacak. Köylü kurnazlığı yapıp kendi attırmak için yüzüğümü aldı. Bütün hafta saçma sapan davrandı ki ben onu kovayım kendisi çıkmasın manyak kadın. Yüzüğü bırakması mevzunda da bu salak yüzüğün gerçek olduğunu bilmiyordu herhalde benim bu kadar üstüne düşeceğimi ve üzüleceğimi tahmin edemedi.
Sabah sabah hayatımın şokunu yaşadım. 10 aydır yanımda çalışıyor dürstçe gelip ben çıkmak istiyorum dese napıcam zorla çalıştırack halim yok ya gönderirdim. Yeni bulduğum kadınla bir süre çalışır sonra giderdi. Bir insan nasıl bu kadar kötü kalpli olabilir. Bende hala salak gibi maaşında kesmeyeyim sonuçta istiyerek yapmadı sadece gönderyim gitsin diye düşünüyorum. kadının yaptığına bak. Bütün gün acaba ben bu kadına ne yaptımda bana böyle bir kötülük yaptı diye düşünüp duruyorum. Sabahın 7'sinde tüm aileyi ayağa kaldırdım yüzük bulundu ben şimdi bu kadını ne yapayım diye. Annem iyi niyetlisi demezmi bunca aydır çocuğuna baktı hellalik iste sende hakkını helal et demez mi ? Bende başladım ona bağırmaya bu kadar saf olmak zorunda mısın ? Bir haftadır bana neler çektirdi? Ben ona hakkımı helal etmem diye . Bu sefer babam girdi devreye hakkını helal et diye . Bu kadar iyi niyetli olmak zorunda değilim ben yaa. Bana cehennem gibi bir hafta yaşattı. Beni ya 50 yada 100 TL için sattı gerizekalı kadın. Allah'ım bir an önce akşam olsa eve gidip kadını hayatımdan çıkarsam . Çok mutlu olacağım. Allah'ın sen bizi iyi niyetli insanlarla karşılaştır yarabbim. Onada hakkımı helal etmiyorum. Öbür dünyada bana bunun hesabını nasıl verecek çok merak ediyorum.

13 Aralık 2011 Salı

herşey üst üste gelmek zorunda mı????

Tam hayatım düzene girdi rahatladım derken yine herşey üst üste geldi. Geçen hafta aile boyu kabus yaşadık hemde uzuuuuuuun bir kabus. Önce Esma'nın bakıcısı otobusten inerken düşmüş kolunu kırmış.Annem onun yanına gitti. Ozan'a bakacak kimse yok diye. Peşinden benim gerizekalı bakıcım Koray'ın bana ilk anneler günü hediyesi olarak aldığı tek taş yüzüğümü kaybetti. Birde geçmiş karşıma canına geleceğine malına gelsin o paranın senden çıkacağı varmış demez mi kafayı yedim. Resmen bile bile kaybetmiş. Yüzük yatakodasında komidinin üzerinde duruyordu. Ateş'le odayı temizlemeye girmişler. Ateş yüzüğü yere düşürmüş bizimki duymuş ama yatağın altına kaçtı diye ilgilenmemiş bir güzel yerde duran halıyı camdan çırpmış. Bana halıyı çırptığını ertesi gün söylüyor birde. Ertesi gün geçmiş karşıma canına geleceğine malına gelsin benim kızda 60 tl'lik ayakkabısını kaybetti deyince tepem attı. ya o yüzük kaçpara senin haberin varmı deyince ne olacak en fazla 200 TL eder demez mi ya sabır dedim kadın beni deniyor ne kadar delirtebilirim diye. bende yüzüğün gerçek fiyatını söyledim daha taksidi bitmedi falan dedim ama onun umrunda bile değil. O akşam Ateş'in ateşi çıktı. 40 derecede yandı yavrucağım. Ertesi gün ve gecede yandı en son 40,4'ü görünce koşa koşa hastaneye gittik orda kaldık. Hatun akşam vakti bir kere bile arayıp Ateş'i sormadı. Benden özür bile dilemedi. ben suçluyum evde olduğum için falan diyor hala. Ateş o yüzüğü alı yutmaya kalkabilirdi. Düşündükçe deliriyorum bu nasıl rahatlık çözebilmiş değilim. Dün sabahtan bakıcıyı aradım akşam için yemek yap dedim. Tüm gün vakti olmasına rağmen yemek yapmamış. Akşam aradım ne yemek yaptın diye bana demez mi yemek falan yapmadım hergün yemek mi yenir diye güya şaka yapıyor. Bende hala saf saf şaka yapıyorsun herhalde falan dedim yo yapmadım demez mi? Eve gittim gerçekten yapmamış. Ya sabır çektim Ateş uyuyordu ses çıkarmadım. Bugunde aradım e artık bugun yemek yaparsın herhalde falan dedim. Bana demez mi ay bilmiyorum Ateş var ütü yapıcam zamanım olursa yaparım ben artık olduğum yerde zıplıyorum sinirimden. Sen yemek yapmada akşam ben sana gösteryim dedim artık. Sonra kıvırmaya başladı ay hiç halim yok falan diye. Büyük ihtimal başka bir iş buldu kendini işten attırmak için uğraşıyor. Dileğine kavuşacak bu cuma onu işten çıkarıyorum. Pazartesi yeni bir kadın başlayacak.Hayırlı olur inşallah . Bu arada Ethem amcamı hastaneye yatırdılar. Allah'ın sen ona yardım et katlanma gücü ver yarab.

5 Aralık 2011 Pazartesi

yoğun bir haftasonunun ardından









Sonbaharın güzellikleri



Pazar öğleden sonra hava güzel diye kendimizi sahil yoluna attık














Arkadaşımız Emirşah ve Madlen evlendiler. Kilise nikahını çok merak ediyordum ama törene yetişemedik malesef. Takımızı takıp hayırlı olsun dedik. Ordan Carusel alışveriş merekezine geçtik. Ateş'i atlıkarıncaya bindirdik.




Ateş'in oynadığı kedi



Ege ve Ateş zaptetmek için mama sandalyelerinde oturtuk





Bu haftasonumuzda oldukça yoğun geçti. Cumartesi sabahı Ateş'i doktora götürdük aşılarını yaptırdık. Daha sonra Erkanlarla kahvaltı Bakırköyde nikah ve akşam eve dönüş.

4 Aralık 2011 Pazar

24 Kasım Cerenciğimin doğumgünü

Cerenciğim biraz üzgün.Ateş ve Ozan onun gününde ondan rol çaldılar. Haklı olarak oda bizi kibarca kovdu odasından :)



Ceren ve ateş











Annem,ceren ve ozi















Hediyelerini açarken




















Prenses kıyafetimiz





































Pastamız





























Ne zamandır bloga ceren'nin doğumgününü yazmak istedim kısmet bugun neymiş. İyi doğudun prenses. Kendisi o gün gerçekten prensesti.

29 Kasım 2011 Salı

Ateş'in ilk kazası









Pazar günü Ceren'in doğum günü vardı. Oraya gitmek için hazırlandık. Bizim mahallede organik pazar kuruluyor Ateş'in sebze ve meyvelerini ordan alıyorum. Pazara gidip ordan Hülya'lara geçeriz dedik. Koray arabayı park etti bende önden çıktım sen Ateş'i al ben alışverişe başlayayım dedim. Tezgahtan birşeyler alıyordum. Bizimkinin çığlığını duydum. Koray gel diye el etti. apar topar arabaya koştum. Koray ben arabaya binerken hastaneye gidiyoruz demiş dumadım. ağzından kan geldiğini görünce çok korktum. Meğersem Ateş Koray'ın elini bırakmış bir iki adım attıktan sonra dengesini kaybedip yüz üstü düşmüş. Ağzının üstünü patlatmış. İlk panik geçtikten sonra baktım bir şeyi yok. ağızı sildim dişlerini kontrol ettim sorun yok ama Koray'ı sakinleştiremiyorum. Deli gibi gidiyor. E5'e çıktı trafik var ordan yan yola geçti ben ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. En sonunda nereye gidiyoruz dedim hastaneye diyince hastanelik bir şey yok diye zorla ikna ettim. Geri dönüp alış verişi tamamlayıp Esma'yıda alıp Hülya'lara gittik. Biraz bencilce olacak ama Ateş'in Koray'ın yanında düşmesine sevindim. Eğer benim yanımdayken düşseydi Koray tüm günümü rezil ederdi. Ne dikkatsizliğim kalırdı nede aklımın beş karış havada olduğu.... Birde Koray çok panikliyor çocuklamı yoksa onunlamı ilgileneceğim bilmiyorum

28 Kasım 2011 Pazartesi

Kara cuma :(









Cuma akşamı Koray'ın şube yemeği vardı. Ateş'le baş başaydık. Uykusu 9,30 gibi geldi uyyuttum problemsiz bir şekilde. televizyonda dizi seyrettim öyle takıldım Koray'ı bekledim. Gece 1.30'da Koray gelemeyince yattayım dedim. 2 gibi bizimki uyandı. Bende süttünü verdim uyur diye bekledim ama nafile uyumadı. Saat 3 oldu Koray geldi bizimki hala uyumamıştı. Koray'ı görünce iyice zıvanadan çıktı. Mecbur aldık salona götürdük ne yaptıysak olmadı. Saat 5 gibi ben bir calpol vereyim belki sakinler diyerek Calpol'ü dayadık.En son sabahın 5.30'da elde salladık sonra ayağıma aldım öyle uyudu. Sabah 9'dada ayağa dikildi. Tabi biz doğru dürüst uyumamışız dağıldık Koray'la .



Sabah kahvaltısını yaptırayım dedim yemedi. Biraz birşey yedi o kadar. Sonra kakasını yaptı bir baktım ishal olmuş. Hepsi üst üste geldi. Ağzını kontrol ettim bizim gariban 3 diş birden çıkarıyor hemde azı dişleri . Ağzı çeşme olmuş sürekli salya akıyor. Bütün bir gün doğru dürüst yemek yemedi. Enson Elif'lere gidiyorduk Carrefour'dan Milupanın çorbalarından aldım ondan yedide rahatladım. Akşamda muhallebi verdim. Damakları çok ağrıyor aladığım kadarıyla çiğneyip damaklarına baskı yapmak istemiyor kuzucuk.

24 Kasım 2011 Perşembe

Mutsuzum Kanser illetinden nefret ediyorum

Bugün kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Mutsuzum. Havada kasvetli,yorgunum eve gitmek istiyorum. Çalışmak istemiyorum bugün. Annemle konuştuk. En küçük amcam çok rahatsız. Kanser. 2,5 yıldır kanserle mücadele ediyor doktorlar ümit kalmadığını söylediler. Mümkün olabildiğince yanına gitmeye çalışıyorum. Berbat bir duygu. Görüntü itibariyle öyle kötü gözükmüyordu aslında ama yinede öleceğini bilerek konuşmak çok tuhaf. Her seferinde acaba bir dahaki geldiğimde nasıl olacak diye düşünmeden edemiyorsun. Hemen beyninin inkar mekanizması çalışmaya başlıyor. Hadi canım adam sağlam gözüküyor nasıl olurda ölücek derler diye düşünmeye başlıyorsun. Ama malesef aldığım haberler son düzlüğe girdiğimizi gösteriyor. Artık yürüyemiyormuş. Çok zor Allah yardımcısı olsun. Babamlar 4 erkek kardeşler babam ikinci sırada. Ailemiz kanser illetiyle 8 yıldır boğuşuyor. Önce en küçük teyzem göğüs kanseri oldu. En şanlıları o oldu. Erken teşhisti hemen ameliyat oldu kemoterapi görmeden bu illetten kurtuldu. 4 sene sonra Rukiye teyzemin kocası kanser oldu. Eniştemi çok severim ona o kadar üzüldüm ki anlatamam. Eniştem ve teyzem sağlık sektöründe çalışıyorlar. Gata'dan emekli oldular.Orada ikisinide çok severler. En iyi bakım yapıldı. Ameliyat, kemoterapi radyo terapi onlara boğuşurlarken ortanca amcam İslam'ında kanser olduğu ortaya çıktı. İkisi de bağırsak kanseriydi. Eniştem kurtuldu ama amcam malesef kurtulamadı. Doktorlar İslam amcamı ameliyat etmeye karar verdiler. Bize söyledikleri şey şuydu ameliyat uzun sürerse kurtulma şansı var dediler. İnsan ameliyat uzun sürsün diye dua edermi biz ettik ama malesef amaliyat çok kısa sürdü. Amcamın amleiyata girmesiyle çıkması nerdeyse bir oldu. Açıp kapamışlar. Yukarı haber geldiğinde Amcamın kızı Sibel yanımdaydı. Onu tutmasaydım yere düşecekti kızcağız üzüntüden bayıldı. Kabus gibi bir gündü. Ben babama destek olmak için ordaydım ama malesef olamadım. O kadar kötü oldumki Koray'ı çağırdım. Üzüntüden zangır zangır titriyordum bir hafta kendime gelemedim. Aradan 6 ay geçti. Amcamı evlilik yıldönümümüzde kaybettik. Babam amcamı çok severdi üzüntüden kahroldu. Tam biraz rahatlamıştık ki Ethem amcamın kanser olduğu ortaya çıktı. Süreç tekrar başaldı. Ama Ethem amcamın kanser türü çok farklıydı ve tedavi süreci çok zordu. Nazoferks diye bir kanser. Ameliyat edilemiyor. Çok eziyet çekti amcam ama iyileşti atlattı dediler. İşe bile başladı. Ama bu yılbaşında tekrar başka bir yerinde başladı. Kemiğe geçmiş bir sürü ameliyat ve tedavi oldu ama malesef sonuç değişmiyor. Allah ne kadar ömür verir bilemem ama malesef sonun başlangıcındayız. Babam resmen çöktü. Normalde yaşını göstermezdi babam ama bu 3 yıl ona çok ağır geldi. Ölüm malesef etrafımızda kol geziyor. Soğuk nefesini hissettiriyor. Yapacak hiçbirşey yok. Tek duam Allah tüm ailemi yanımdan ayırmasın yarabim.

23 Kasım 2011 Çarşamba

BEYLERBEYİ SARAYINDA KAHVALTI



Bahçedeki yeşil başlı ördek



Bana oyuncağı ile cee yaparken






yeni yürümeye başladıkya heryeri gezmek istiyor







Babalar ve oğulları










Erkan ile Selin en yakın arkadaşlarımızdan biri aynı zamanda Erkan benim kuzenim. Ege'de onların çocuğu Ateş'ten 8 ay büyük .Ateş Ege'nin ani çığlıklarından korkuyor ne zaman ev ortamında biraraya gelsek Ateş bir tur ağlama krizine giriyor o yüzden fazla görüşemez olmuştuk. İki taraftada bir arada kardeş gibi büyümelerini istiyor. Bu soruna bir çözüm bulmak için baya bir kafa patlattım. En sonunda dışarıda buluşmanın iyi bir çözüm olduğuna karar verdim. Farklı birçok uyaran olursa Ateş'in alışması daha kolay olur diye düşündüm. Dışarıda buluşmak iyi fikirde iki küçük çocukla nereye gitmek lazım diye araştırma yapmaya başladım. Sağolsun bloglar : ) Küçük bir araştırma yaptım. Birsürü listeyle karşılaştım. o listeleri yavaş yavaş gerçekleştirmek istiyorum. Listeler arasında Beylerbeyi sarayında kahvaltı vardı. Daha önce sarayda kahvaltı verildiğinden haberin yoktu. Değişiklik olur diye oraya gittik. Gerçektende bebekle gidilebilinecek yer. İlkbaharda muhteşem olur. O zaman bahçede servis yapıyorlarmış. Hava soğuk olduğu için kışbahçesinde servis açmışlardı. herhalde birçok anne benim gibi araştırmış ve buraya gelmişti. En az 10tane bebek vardı. Rahat bir yerdi. Kahvaltı fena değildi. Tabak veriyorlar. Fiyatına göre uygundu aslında. 10 TL birşey değil.


Kahvaltıdan sonra Erkanlar ayrıldılar Ege'nin uyku vakti geldi diye bizde sarayı gezdik. Saray'da fotoğraf çekmek yasak o yüzden çekemedim. Dolmabahçeden sonra bana biraz sönük geldi saray..

14 Kasım 2011 Pazartesi

Kuzucuk en nihayet yürümye başladı

Bizimki 11 aylık olduğundan beri birkaç adım atıyordu ama daha fazla değil. Cumartesi günü annemlere gittik.Hülya'nın kızı Ceren'e yetişicem diye yürümeye başladı. Baya baya yürüyor. Ama komik bir halde . Eller havada ... Bizde görmemiş anne baba olarak hemen kayda aldık yürümelerini. Hoş dün pek keyifli değildi. Pazar sabahı geç kalktı saat 9 gibi. Öyle olunca öğle uykusuna geç yattı. 2.30 gibi kalktı bir daha uyumadı. Saat 6 gibi uykusuzluktan bayılmaya başladı. Uyutmaya kalktım uyumadı. akşam 6'dan saat 9.30'a kadar onu ara ara uyutmya kalktık ve başarısızlığa uğradık. Yapmadık şey kalmadı. Ben ayakta sallamaya kalktım beni istemedi illa Koray'ı istedi. Oda hayatında hiç çocuk sallamamış biraz deneyeyim dedi ama bu seferde onun ayak bilekleri ağrıdı. Çarşafa koyduk sallamaya başladık nasıl mutlu kahkahalar atıyor paşam. Tabi biri beni öyle sallasa bende mutlu olurdum. Bu seferde ben su koyverdim kollarım ağrıdı bunun uyuyacağı yok diye. Hadi bu sefer yıkadık. Beyfendi salonda kafasını bılduğu heryere koyuyor yatağa gelince dimdik ayakta... Neyse zor bela 9.30'da uyuttuk. Koray'la derin bir nefes alıp film seyrettik.

10 Kasım 2011 Perşembe

iğrenç geçen bir bayram

her bayram kayınvalidemlere Çanakkale'ye gideriz. Bu seferde öyle oldu. Cumartesi sabaha karşı 3 gibi evden çıktık. Koray grip olduğu için bölünmüş yola geçer geçmez arabayı bana verdi. Uzun bir süre ben kullandım. Yetmezmiş gibi sis bastırdı. Zor bela malkara'ya kadar gittim. Neyse zor bela Çanakkale'ye vardık. Koray 3 gün boyunca yattı. Gribi iyice ağırlaştı. Ateş'de evi yadırgadı. Sürekli bir mızıldanma, bana yapıştı. Kucağımdan inmedi benimde belim ağrıyordu iş katmerledi. beyfendi evde mama sandalyesinde yemek yediği için kayınvalidemlerde çok zorlandı. 3 gün boyunca kahvaltı yaptıramadım. Öğle yemeklerini sahilde bir kafede yedirdim. Orda mama sandalyesi vardı. Gelen misafirler onunla oynamak istediler. Bizimki iyice kıyameti kopardı. Gündüz sabah 2 öğlen 2 saat uyuyan beyfendi orada gündüz sadece yarımşar saatten bir saat uyudu. Oda uyutmak için 1 saat uğraştıktan sonra. Kayınvalidemlerede yanaşmadı. Kabus gibiydi. Neyse dönerken yine arabayı çoğunlukla ben kullandım. Sabaha karşı silivride tuvalet molası verdik. Vermez olaydık bizimki uyandı. Kıyameti kopardı. Ne yaptıysam susturamadım. Önde oturuyordum yanıma aldım bu sefer hem ağlıyor hem direksiyona doğru saldıryor. Zor bela bir benzin istasyonu bulduk oraya girdik. İçeri gireceğiz onuda istemiyor. Sabah ayazında dışarıda duracakmış paşam. Zor bela susturduk. Allahtan o sırada ekmek fırını arabası benzin almaya geldi. bende ondan bir ekmak aldım. Ateş'in eline tutuşturdum öyle yola devam ettik. Eve gelince biraz rahatladı. Dayımlara bayramdan gittik. Yengem bu çocuğa ne olmuş. Gözünün ışığı sönmüş mutsuz olmuş dedi ki o okadar fazla Ateş'i görmüyor. O bile fark etti ... neyse bugun iyice düzene girdi çok şükür kadında kahvaltısını yapmış. Uzun bir süre bir yere gitmek istemiyorum. Bu arada Koray hastalığı bana sattı şimdi ben hastayım :(

27 Ekim 2011 Perşembe

Kötü geçen günlerin ardından

Bizmki bakıcımızdan göre göre tesbih çekmeyi öğrenmiş. İmanı bütün oğlum benim. Hemen annemleri aradım. Anne bizimki tesbih çekiyor demek için babam çıktı ona söyledim. Babamın cevabı şimdi önemli değil inşallah büyüdünde de çeker diye lafı ağzıma yapıştırdı. Ne diyelim inşallah ...


Dün bizim evlilik yıldönümümüzdü. Koray kucağında bu çiçeklerle kapıda belirdi. İyiki seninle evlendik iyiki benim karımsın canım benim dedi. Çok mutlu oldum.İyiki seninle evlendim. Seni çok seviyorum canım benim .....







Bizim kuzu nezle ama burnunu çektirmiyor. Çingene çocuğı mübarek





Ülkenin başına gelen tüm felaketlere üzümekten bir süredir hiç keyfim yok birde üstüne işin yoğunluğu ve yorgunluğu eklenince iyice bitmiş bir halde eve girdim. Ateş benim geleceğim saatlerde evin dış kapısının etrafında dolanır beni bekler. Bizimki beni görünce gülmeye başladı ve birden öpücükler vermeye başladı. Bende hemen kucağıma aldım. beni yanağımdan öptü ilk defa yaşadığım mutluluğu anlatamam.Tüm yorgunluğumu ve bitkinliğimi benden aldı o öpücük...







24 Ekim 2011 Pazartesi

Kıskançlık krizleri

Cuma akşamı kabus gibi bir eve dönüş yaşadım.Tem'de kaza olmuş 9 kişi ölmüş ve Tem trafiğe kapanmış. Öyle olunca tabi herkes E5 ve sahilyoluna hucum etmiş. Normalde 1 saat aldığımız yolu 2,5 saatte aldık zor bela eve ulşatım. Akşam yemeğine Erkan'ları davet etmiştim. Üstüne üstlük balık partisi yapacakıtk. Allah'tan Koray balıkları pişmiş aldıda birde onunla uğraşmadık. Yinede herkesin toplanması ve yemeğe oturmamız 8.30'u buldu. Çocuklarla ne kadar yemek yenirse o kadar yemek yedik. Bu arada Ateş Ege'nin çığlıklarından korku. Ege sevinç naraları atıkça bizimki korku çığlıklarını attı malesef :(( Neyse zor bela susturduk paşayı. Ben hiç yapmam Ateş'in yanında Ege'yi kucağıma alıp öptüm. Bizimki yüzüne baktı önce sonra bastı yaygarayı ben nasıl Ege'yi öpermişim. Sonrada sustramadım. Bu arada uyku saatide geçti. Tam bir kabusa döndü hayat. Bu sefer Koray bana kızdı vay ben neden çocuğa dikkat etmiyormuşum falan birde onla kapıştık. Ateş'i alıp yatakodasına gittik susturmaya çalışıyoruz bizimki hala kıyamet durumda.... Erkan'larda salonda kaldılar tek başlarına ben birara çıktım bir baktım bizimkiler toplanmış gidiyorlar. Artık özür diledim yapacak birşey yok. Onlar gittikten sonra alıdm ayağımda salladım öyle zor bela uyudu. Akşam yattığımda her yanım stresten tutulmuştu valla :(

12 Ekim 2011 Çarşamba

Ateşimin saçlarını kestirdik

temel reisim benim :)


Ben bardaktan su içince oda bana saldırdı





















Kuzumun son uzun saçlı hali



Evet baskılara dayanamadık. Her gören şu çocuğun saçlarını kestirin gözüne giriyor baskıları bizi yıldırdı ve doğumgününden sonraki haftasonu saçlarını kestirdik. Maltepe'de Masal çocuk kuaförünün yolunu tuttuk. Açıkçası ilk defa bir çocuk kuaförüne gidiyorum. Ortam hoşuma gitti. Koltuklar yerine oyuncak arabalar koymuşlar. Her yerinden ayrı bir ses çıkıyor. Aynanın içinde lcd ekran koymuşlar çizgi film seyrettiriyorlar.



Biz tabi hemen görmemiş anne baba olarak kamerayı çalıştırmaya başladık. Koray çekiyor bende Ateş'i oyalamaya çalışıyorum. Çok şükür fazla sorun çıkarmadı. Ondan çok biz perişan olduk. Kuaförden çıktığımızda Koray'da bende ter içinde kaldık. Çok şükür bunuda atlattık.

6 Ekim 2011 Perşembe

Oğluma




































Oğlum,



Bu yazıyı ileride okuman için yazıyorum. Sana nasıl kavuştuğumuzu seni nasıl hasretle beklediğimizi bilmeni istedim.


Sana hamile kalmam bir mucizeydi bizim için. Hamile olduğumu tüm aile kahvaltı yaparken babandan öğrendim. Tüm aile sevinçten gözyaşı döktük. Baban Hülya teyzene alış veriş merkezinde sarılıp ağlayarak haber verdi. Sonra 9 aylık bir uzun zaman seni hasretle bekledik. Senin için hazırlıklar yaptık herşey dört dörtlük olsun istedik. Geldiğinde hiçbir eksiğin olmasın istedik. En nihayet 9 ay geçti ve 2 ekim sabahı seninle tanıştık. Seni ilk gördüğümde ne hissedeceğimi bilemedim. İçimden avazım çıktığı kadar ağlamak geldi yapamadım sadec birkaç damla yaş gözümden süzüldü. Baban seni gördüğünde nerdeyse heycandan ve mutluluktan bayılacakmış. Bak 1 sene o kadar çabuk geçtik ki ne olduğunu anlayamadık bile...


Geriye dönüp bakıyorum ve sadece sana olan sevgimin giderek büyüdüğünü görüyorum. Hergün hasretle akşam olmasını ve sana kavuşmayı bekliyorum. Haftasonunun bitmesini istemiyorum. Sen çok uslu ve çok sevimli bir çocuksun birtanem. Bu bir sene içinde beni nerdeyse hiç üzmedin. Baban ve ben mutlu bir çocuk olman için var gücümüzle çalışıyoruz. Çok şükür sende mutlu ve çok güleç bir çocuksun. Beni yolda çevirip seni sevmek istiyorlar. Maşallah çok güleç bir oğlunuz var diyorlar. Allah seni gülmelerden ayırmasın yavrum. hep mutlu ol kuzum. Baban ve ben seni çok ama çoooooook seviyoruz. Allah bizi birbirimizden ayırmasın hep mutlu olalım inşallah.

02.10.2011 Oğlumun doğumgünü partisi

çekirdek ailemiz






Müstakbel kankiler ve anneleri bir arada





Kuzeni ilerideki kankilerinden biri ozanla berabber :)







Doğumgününe çağırdığımız nerdeyse herkes geldi. Çocukklarla birlikte 26 kişiydik. herkes çok memnun kaldı. Evin süsünü,hazırlıklarımızı ve süprizlerimizi çok beğendiler. hepimiz için çok güzel bir gündü.










Kuzum benim ev o kadar kalabalık olunca kime bakacağını şaşırdı. Çok usluydu ama benim kuzum nerdeyse hiç ağlamadı. uykusuzluktan ölmesine rağmen sesini çıkarmadı.








Oğlum geçen sene bu saat 8.34'te bana gösterdiler sadece koklayabilmiştim. Bu seneyse kucağımda çok şükür. Her sene bu saate oğlumla resim çekilmeyi düşünüyorum.

























Cumartesi akşamı ateş uyuduktan sonra evi süsledik, hazırlıkları bitirdik yatağa yattığımda her yerim ağrıyordu.Ama kuzuma değer.





insanın evladının doğumgünü organize etmesi ayrı bir zevk.Onun ne kadar büyüdüğünü slayt gösterisini hazırlarken daha iyi anladım. slayt ilerledikçe kuzum büyüdü. Zaman hızla akıp geçmiş. Ben şimdiden oğlumun ilk zamanlarını unutmaya başlamışım. Bu bloğu açmakla doğru bir karar verdiğimi birkez daha anladım ve daha sık yazmaya çalışacağım. Sabah Ateş uyandığında salonun süslü haline verdiği tepkiyi kaydetmek için kolları sıvadık. Koray kamerayla salonda bizi bekledi. Kuzum salona girince çok mutlu oldu balonları alabilmek için kollarını uzattı ona özel birşeyler yapıldığının farkına vardı. Salonun süslenmiş hali

5 Ekim 2011 Çarşamba

Ateş'in doğum günü







Magnetimizin üzerindeki resim. herbirini ayrı ayrı keselere koydum öyle verdim.























Ateş'in doğumgünü hazırlıklarını yazacaktım ama bir türlü fırsat olmadı birde yapıp yapamayacağım belli değil di herşey son hafta netleştim. Malesef en küçük amacam kanser ve son zamanlarında doktorlar yapacak birşey yok dediler. Ateş'in doğumgününe 2 hafta kala ağırlaştı böyle bir durumda doğumgünü yapmak içimden gelmedi. Sonra çok şükür toparladı bende gönül rahatlığıyla hazırlıklara başladım. Ateş'i anneme bırakıp Koray'la Eminönüne gidip süs, tabak,bardak,peçete aldım. O işleri halledince. Başladım doğum günü için yapılması gereken işlere...



Kuzum için bir slayt gösterisi hazırladım. Yüklemeye çalışıcam umarım açılır. Bir senelik fotoğrafları içinden seçim yapmak baya zor oldu. 6 dakikalık bir slayt gösterisi oldu.



peşinden gelenlere günün hatırası olması için verilmek üzere magnetler hazırladım.



Daha sonrada Sıdıka'nın önerisiyle 1 yaş hatırası diye bir poster hazırladım gelenlerin Ateş'le poster önünde fotoğraf çekilmesini sağladım.




sıra pastaya geldi. annemlerin 40.yılı için Karafırın'a yaptırdığımız pasta çok beğenildiği için yine oraya yaptırdım. Bu seneki konsepti balonlar üzerine kurduğum için pasta üzerindede balonlarımız vardı.




Menüyü annemle birlikte oluşturduk. Daha doğrusu ben istedim canım annem yaptı. Hakkını nasıl öderim bilmiyorum.

menü


3 tepsi börek (boşnak mantısı, ıspanaklı ve patatesli boşnak böreği)


Kabura bastı


patates salatası


çiğ köfte


ıslak browni kurabiye


elmalı turta


zeytinyağlı sarma


doğumgünü pastası