29 Kasım 2011 Salı

Ateş'in ilk kazası









Pazar günü Ceren'in doğum günü vardı. Oraya gitmek için hazırlandık. Bizim mahallede organik pazar kuruluyor Ateş'in sebze ve meyvelerini ordan alıyorum. Pazara gidip ordan Hülya'lara geçeriz dedik. Koray arabayı park etti bende önden çıktım sen Ateş'i al ben alışverişe başlayayım dedim. Tezgahtan birşeyler alıyordum. Bizimkinin çığlığını duydum. Koray gel diye el etti. apar topar arabaya koştum. Koray ben arabaya binerken hastaneye gidiyoruz demiş dumadım. ağzından kan geldiğini görünce çok korktum. Meğersem Ateş Koray'ın elini bırakmış bir iki adım attıktan sonra dengesini kaybedip yüz üstü düşmüş. Ağzının üstünü patlatmış. İlk panik geçtikten sonra baktım bir şeyi yok. ağızı sildim dişlerini kontrol ettim sorun yok ama Koray'ı sakinleştiremiyorum. Deli gibi gidiyor. E5'e çıktı trafik var ordan yan yola geçti ben ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. En sonunda nereye gidiyoruz dedim hastaneye diyince hastanelik bir şey yok diye zorla ikna ettim. Geri dönüp alış verişi tamamlayıp Esma'yıda alıp Hülya'lara gittik. Biraz bencilce olacak ama Ateş'in Koray'ın yanında düşmesine sevindim. Eğer benim yanımdayken düşseydi Koray tüm günümü rezil ederdi. Ne dikkatsizliğim kalırdı nede aklımın beş karış havada olduğu.... Birde Koray çok panikliyor çocuklamı yoksa onunlamı ilgileneceğim bilmiyorum

28 Kasım 2011 Pazartesi

Kara cuma :(









Cuma akşamı Koray'ın şube yemeği vardı. Ateş'le baş başaydık. Uykusu 9,30 gibi geldi uyyuttum problemsiz bir şekilde. televizyonda dizi seyrettim öyle takıldım Koray'ı bekledim. Gece 1.30'da Koray gelemeyince yattayım dedim. 2 gibi bizimki uyandı. Bende süttünü verdim uyur diye bekledim ama nafile uyumadı. Saat 3 oldu Koray geldi bizimki hala uyumamıştı. Koray'ı görünce iyice zıvanadan çıktı. Mecbur aldık salona götürdük ne yaptıysak olmadı. Saat 5 gibi ben bir calpol vereyim belki sakinler diyerek Calpol'ü dayadık.En son sabahın 5.30'da elde salladık sonra ayağıma aldım öyle uyudu. Sabah 9'dada ayağa dikildi. Tabi biz doğru dürüst uyumamışız dağıldık Koray'la .



Sabah kahvaltısını yaptırayım dedim yemedi. Biraz birşey yedi o kadar. Sonra kakasını yaptı bir baktım ishal olmuş. Hepsi üst üste geldi. Ağzını kontrol ettim bizim gariban 3 diş birden çıkarıyor hemde azı dişleri . Ağzı çeşme olmuş sürekli salya akıyor. Bütün bir gün doğru dürüst yemek yemedi. Enson Elif'lere gidiyorduk Carrefour'dan Milupanın çorbalarından aldım ondan yedide rahatladım. Akşamda muhallebi verdim. Damakları çok ağrıyor aladığım kadarıyla çiğneyip damaklarına baskı yapmak istemiyor kuzucuk.

24 Kasım 2011 Perşembe

Mutsuzum Kanser illetinden nefret ediyorum

Bugün kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Mutsuzum. Havada kasvetli,yorgunum eve gitmek istiyorum. Çalışmak istemiyorum bugün. Annemle konuştuk. En küçük amcam çok rahatsız. Kanser. 2,5 yıldır kanserle mücadele ediyor doktorlar ümit kalmadığını söylediler. Mümkün olabildiğince yanına gitmeye çalışıyorum. Berbat bir duygu. Görüntü itibariyle öyle kötü gözükmüyordu aslında ama yinede öleceğini bilerek konuşmak çok tuhaf. Her seferinde acaba bir dahaki geldiğimde nasıl olacak diye düşünmeden edemiyorsun. Hemen beyninin inkar mekanizması çalışmaya başlıyor. Hadi canım adam sağlam gözüküyor nasıl olurda ölücek derler diye düşünmeye başlıyorsun. Ama malesef aldığım haberler son düzlüğe girdiğimizi gösteriyor. Artık yürüyemiyormuş. Çok zor Allah yardımcısı olsun. Babamlar 4 erkek kardeşler babam ikinci sırada. Ailemiz kanser illetiyle 8 yıldır boğuşuyor. Önce en küçük teyzem göğüs kanseri oldu. En şanlıları o oldu. Erken teşhisti hemen ameliyat oldu kemoterapi görmeden bu illetten kurtuldu. 4 sene sonra Rukiye teyzemin kocası kanser oldu. Eniştemi çok severim ona o kadar üzüldüm ki anlatamam. Eniştem ve teyzem sağlık sektöründe çalışıyorlar. Gata'dan emekli oldular.Orada ikisinide çok severler. En iyi bakım yapıldı. Ameliyat, kemoterapi radyo terapi onlara boğuşurlarken ortanca amcam İslam'ında kanser olduğu ortaya çıktı. İkisi de bağırsak kanseriydi. Eniştem kurtuldu ama amcam malesef kurtulamadı. Doktorlar İslam amcamı ameliyat etmeye karar verdiler. Bize söyledikleri şey şuydu ameliyat uzun sürerse kurtulma şansı var dediler. İnsan ameliyat uzun sürsün diye dua edermi biz ettik ama malesef amaliyat çok kısa sürdü. Amcamın amleiyata girmesiyle çıkması nerdeyse bir oldu. Açıp kapamışlar. Yukarı haber geldiğinde Amcamın kızı Sibel yanımdaydı. Onu tutmasaydım yere düşecekti kızcağız üzüntüden bayıldı. Kabus gibi bir gündü. Ben babama destek olmak için ordaydım ama malesef olamadım. O kadar kötü oldumki Koray'ı çağırdım. Üzüntüden zangır zangır titriyordum bir hafta kendime gelemedim. Aradan 6 ay geçti. Amcamı evlilik yıldönümümüzde kaybettik. Babam amcamı çok severdi üzüntüden kahroldu. Tam biraz rahatlamıştık ki Ethem amcamın kanser olduğu ortaya çıktı. Süreç tekrar başaldı. Ama Ethem amcamın kanser türü çok farklıydı ve tedavi süreci çok zordu. Nazoferks diye bir kanser. Ameliyat edilemiyor. Çok eziyet çekti amcam ama iyileşti atlattı dediler. İşe bile başladı. Ama bu yılbaşında tekrar başka bir yerinde başladı. Kemiğe geçmiş bir sürü ameliyat ve tedavi oldu ama malesef sonuç değişmiyor. Allah ne kadar ömür verir bilemem ama malesef sonun başlangıcındayız. Babam resmen çöktü. Normalde yaşını göstermezdi babam ama bu 3 yıl ona çok ağır geldi. Ölüm malesef etrafımızda kol geziyor. Soğuk nefesini hissettiriyor. Yapacak hiçbirşey yok. Tek duam Allah tüm ailemi yanımdan ayırmasın yarabim.

23 Kasım 2011 Çarşamba

BEYLERBEYİ SARAYINDA KAHVALTI



Bahçedeki yeşil başlı ördek



Bana oyuncağı ile cee yaparken






yeni yürümeye başladıkya heryeri gezmek istiyor







Babalar ve oğulları










Erkan ile Selin en yakın arkadaşlarımızdan biri aynı zamanda Erkan benim kuzenim. Ege'de onların çocuğu Ateş'ten 8 ay büyük .Ateş Ege'nin ani çığlıklarından korkuyor ne zaman ev ortamında biraraya gelsek Ateş bir tur ağlama krizine giriyor o yüzden fazla görüşemez olmuştuk. İki taraftada bir arada kardeş gibi büyümelerini istiyor. Bu soruna bir çözüm bulmak için baya bir kafa patlattım. En sonunda dışarıda buluşmanın iyi bir çözüm olduğuna karar verdim. Farklı birçok uyaran olursa Ateş'in alışması daha kolay olur diye düşündüm. Dışarıda buluşmak iyi fikirde iki küçük çocukla nereye gitmek lazım diye araştırma yapmaya başladım. Sağolsun bloglar : ) Küçük bir araştırma yaptım. Birsürü listeyle karşılaştım. o listeleri yavaş yavaş gerçekleştirmek istiyorum. Listeler arasında Beylerbeyi sarayında kahvaltı vardı. Daha önce sarayda kahvaltı verildiğinden haberin yoktu. Değişiklik olur diye oraya gittik. Gerçektende bebekle gidilebilinecek yer. İlkbaharda muhteşem olur. O zaman bahçede servis yapıyorlarmış. Hava soğuk olduğu için kışbahçesinde servis açmışlardı. herhalde birçok anne benim gibi araştırmış ve buraya gelmişti. En az 10tane bebek vardı. Rahat bir yerdi. Kahvaltı fena değildi. Tabak veriyorlar. Fiyatına göre uygundu aslında. 10 TL birşey değil.


Kahvaltıdan sonra Erkanlar ayrıldılar Ege'nin uyku vakti geldi diye bizde sarayı gezdik. Saray'da fotoğraf çekmek yasak o yüzden çekemedim. Dolmabahçeden sonra bana biraz sönük geldi saray..

14 Kasım 2011 Pazartesi

Kuzucuk en nihayet yürümye başladı

Bizimki 11 aylık olduğundan beri birkaç adım atıyordu ama daha fazla değil. Cumartesi günü annemlere gittik.Hülya'nın kızı Ceren'e yetişicem diye yürümeye başladı. Baya baya yürüyor. Ama komik bir halde . Eller havada ... Bizde görmemiş anne baba olarak hemen kayda aldık yürümelerini. Hoş dün pek keyifli değildi. Pazar sabahı geç kalktı saat 9 gibi. Öyle olunca öğle uykusuna geç yattı. 2.30 gibi kalktı bir daha uyumadı. Saat 6 gibi uykusuzluktan bayılmaya başladı. Uyutmaya kalktım uyumadı. akşam 6'dan saat 9.30'a kadar onu ara ara uyutmya kalktık ve başarısızlığa uğradık. Yapmadık şey kalmadı. Ben ayakta sallamaya kalktım beni istemedi illa Koray'ı istedi. Oda hayatında hiç çocuk sallamamış biraz deneyeyim dedi ama bu seferde onun ayak bilekleri ağrıdı. Çarşafa koyduk sallamaya başladık nasıl mutlu kahkahalar atıyor paşam. Tabi biri beni öyle sallasa bende mutlu olurdum. Bu seferde ben su koyverdim kollarım ağrıdı bunun uyuyacağı yok diye. Hadi bu sefer yıkadık. Beyfendi salonda kafasını bılduğu heryere koyuyor yatağa gelince dimdik ayakta... Neyse zor bela 9.30'da uyuttuk. Koray'la derin bir nefes alıp film seyrettik.

10 Kasım 2011 Perşembe

iğrenç geçen bir bayram

her bayram kayınvalidemlere Çanakkale'ye gideriz. Bu seferde öyle oldu. Cumartesi sabaha karşı 3 gibi evden çıktık. Koray grip olduğu için bölünmüş yola geçer geçmez arabayı bana verdi. Uzun bir süre ben kullandım. Yetmezmiş gibi sis bastırdı. Zor bela malkara'ya kadar gittim. Neyse zor bela Çanakkale'ye vardık. Koray 3 gün boyunca yattı. Gribi iyice ağırlaştı. Ateş'de evi yadırgadı. Sürekli bir mızıldanma, bana yapıştı. Kucağımdan inmedi benimde belim ağrıyordu iş katmerledi. beyfendi evde mama sandalyesinde yemek yediği için kayınvalidemlerde çok zorlandı. 3 gün boyunca kahvaltı yaptıramadım. Öğle yemeklerini sahilde bir kafede yedirdim. Orda mama sandalyesi vardı. Gelen misafirler onunla oynamak istediler. Bizimki iyice kıyameti kopardı. Gündüz sabah 2 öğlen 2 saat uyuyan beyfendi orada gündüz sadece yarımşar saatten bir saat uyudu. Oda uyutmak için 1 saat uğraştıktan sonra. Kayınvalidemlerede yanaşmadı. Kabus gibiydi. Neyse dönerken yine arabayı çoğunlukla ben kullandım. Sabaha karşı silivride tuvalet molası verdik. Vermez olaydık bizimki uyandı. Kıyameti kopardı. Ne yaptıysam susturamadım. Önde oturuyordum yanıma aldım bu sefer hem ağlıyor hem direksiyona doğru saldıryor. Zor bela bir benzin istasyonu bulduk oraya girdik. İçeri gireceğiz onuda istemiyor. Sabah ayazında dışarıda duracakmış paşam. Zor bela susturduk. Allahtan o sırada ekmek fırını arabası benzin almaya geldi. bende ondan bir ekmak aldım. Ateş'in eline tutuşturdum öyle yola devam ettik. Eve gelince biraz rahatladı. Dayımlara bayramdan gittik. Yengem bu çocuğa ne olmuş. Gözünün ışığı sönmüş mutsuz olmuş dedi ki o okadar fazla Ateş'i görmüyor. O bile fark etti ... neyse bugun iyice düzene girdi çok şükür kadında kahvaltısını yapmış. Uzun bir süre bir yere gitmek istemiyorum. Bu arada Koray hastalığı bana sattı şimdi ben hastayım :(