24 Şubat 2012 Cuma

Arda'cığımın doğum günü



Ozi ve Nilüfer



Veletuslar ve biz





Mutlu aile tablosu






Hülya şaheserlerinin önünde



















































Nice mutlu güzel yaşlara Ardacım. Seni çoooooook seviyorum.

















Küçük bir kaçamak

Kuzguncuk çok güzel bir semt sessiz, sakin Koray'la çok beğendik. Bize dinginlik verdi.





Kuzguncuk meşhur çınaraltı çay bahçesi























Çengelköy






Kendimize gelebilmek için küçük bir izin kullandık. Koray'a bu bizim iznimiz olsun Ateş'e Ayşe baksın biz biraz yanlız vakit geçirelim dedim. Öylede yaptık. İstanbul'un tadını çıkartalım istedim.

Geri geldim...

Uzun zamandır yazmıyordum daha doğrusu yazamıyordum.hayatımın en kötü ayını geçirdim . Allah daha beterinden korusun. 24 Ocak'ta amcamı kaybettik. Bugün rahmetli olalı tam 1 ay oldu ve ben hala toparlanamadım. Herşey çok üst üste geldi. Amcamın son 1 ayı çok zor geçti. Çok ağır bir süreç geçirdi. Günden güne eridi ve biz hiçbirşey yapamadık. Onun öylece eriyip gitmesini bekledik. Biz amcamı görüp eve kaçıyorduk ama yengem,kuzenlerim ve babam için çok zordu onlar sürekli amcamın başındaydı. Herşey çok zordu. Telefonun her çaldığında şimdi o zaman mı diyerek telefonu korkarak açıyordum.
Amcamın çok ağırlaştığı dönemde Erkan Selin'de lezyon var araştıryoruz dedi. Ben ne demek istediğini anlamadım. Sonra Selin'i aradım. Ne oluyor anlat bakalım bana diye. Selin bana kemik kanseri şüphesini araştıryoruz diyince şoke oldum. Bana telefonda anlattı durdu sadece Allah Allah diye bildim. Ne dediğini anlayamadım. Telefonu kapatınca ne dediği kafama dak etti. Serviste ağladım durdum. Koray'ı aradım. Durumu anlatım resmen ne yapacağımızı şaşırdık. Korkunçtu. Cuma akşamı Selin'i aradım. Yarın pataloji yapacaklar dedi. Ben yarın hastaneye seninle geliyorum dedim. Bana yok sen Ege'ye bak daha iyi olur dedi. Bende bakıcımız Ayşe'yi çağırdım. İki çocuk zor olur diye. O gecede Ateş'in uyumayacağı tuttu. Sabah 6,30'da uydum. Selin sabahtan gelip Ege'yi bırakmış. Bir kalktım Ege evde Selin yok. Çocuk kimseyi tanimadığı için mazlum mazlum oturuyor. Beni görünce sevindi yanıma geldi. Onun o hali o kadar ağrıma gittiki anlatamam. Birde Selin giderken Ayşe'ye ona iyi bakın o size emanet demiş. Ben bu lafı duyunca resmen çöktüm. Oturdum ağladım mutfakta. kafamda binbir düşünce Selin'e bir şey olursa naparız. Ben birde düşündükçe en kötüsünü düşünürüm. Kızcağızı öldürdüm birde Ege'yi yanıma alıp ben büyüttüm. O kadar piskopatlaştım yani....Amcamın rahmetli olduğu gün pataloji sonucu temiz çıktı çok şükür.
Amcamın rahmetli olduğu günden bir gün önce işyerinden Haluk diye bir arkadaşım var o yanıma geldi Fatma dedem rahmetli oldu ben gidiyorum dedi. Bende Aybike'yi arayım dedim. Aybike bana Fatma annem çok kötü haberini bekliyoruz demezmi Bana saat kaç olusa olsun haber ver dedim. Salı sabahı aybike mesaj atmış ''Annemi kaybettik bugun cenazemiz var'' diye İşyerine gittim. öğleye doğru grip olmuşum ağırlaşmaya başladım. Ama işyerinde acil bir işim var diye çıkamadım. Saat 3,5'ta amcamın haberi geldi. Amcamlara gittim. Eve girmemle gribim resmen iki katına çıktı. Başım ağrıdan sanki yere doğru sarkıyormuş gibi oldu. İyileşebilmek için mecburen erken çıktım. Hastaneye gidip serum yedim. Bütün geceyi hiç kıpırdamadan yattım. Tüm kemiklerim ağrıyordu. Kabus gibiydi. Ertesi gün amcamın cenazesi gömüldü. Bir yattım bir hafta kalkamadım. Koray'da hastalandı. İkimiz evde yattık. Cenaze dolayısıyla kimsede gelip bize bakamadı. Gündüzleri kadın hem Ateş'e hem bize baktı. Akşamlarıda Ateş'i uyutuncaya kadar bir şekilde Ateş'e bakıp kendimiz yattık. Zor bela kendimize geldik. Şimdi Koray'la de üzüntü ve sıkıntıdan egzama olduk her yerimiz kaşınıyor...